Love Oneshot – Kengkla & Techno (TR – Türkçe)
(LOVE ADVENTURE IN ONE DAY _ BİR GÜNDE AŞK MACERASI )
Yazar Notu: Arkadaşlar ben Melody. Bu Oneshot’un kurgucusu ve yazarıyım. Ve bi çoğunuz bilir ki hikayemizin bu iki ana kahramanı “Love By Chance” dizisinin yan çiftidir ve karakterleridir . Ama benim hayran kurgu Oneshot’ımda ana karakterleri yani ana çifti oynayacaklar. Zaten tüm hikaye neredeyse sadece bu çiftimizin etrafında dönüyor. Sadece bir iki karakter hayal ürünü olarak yer alacaklar. Ve bu arada hikayeyi türk dilinde ve lügatında yani daha basit şekilde Türkçe yazacağım. Yani bazı argo kelimeler görebilirsiniz. Çünkü ben Türk konuşmalarda arada daha samimi kelimeler olduğunu düşünüyorum ve bununda hikayedeki çiftlerimize çok yakışacağını düşündüğüm için biraz kullanmaya karar verdim. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar . 🙏🙏🙏
HİKAYEDEKİ KELİME TANIMLARI
SEME: İlişkide baskın olan demektir. Ve birde üstte olan anlamında kullanılır .
UKE: İlişkide daha sakin ve yumuşak davranan anlamına gelir. Ve birde altta olan anlamında kullanılır .
Ve şimdi de karakter tanıtımımıza geçelim. Ardından hikayemize geçiş yapabiliriz . 👉
Karakter Tanıtımı
Techno: Ana karakter 20 yaşında ve Liseden mezun olmasının ardından 1 sene üniversiteye hazırlık yapmıştır. Şu anda 1. yılındadır. Hiç aşık olmamıştır ve ilk aşkını beklemektedir. Bir de en belirgin özelliği dışarıdan ne kadar tanımadığı kişilere karşı soğuk ve ciddi dursada bu yönü onun cool ve çekici görünmesine neden olur. Ayrıca onunla yakın olan ve kendini sevdiren kişilere karşı hep sempatik, samimi, şirin, hoşgörülü, merhametli ve ilgi dolu davranır. Hayatı boyunca hep yakışıklı, şirin ve benzersiz olduğu için sürekli etrafındaki insanlardan ilgi görmüştür. Yakışıklılığının yanında bir de çok zekidir ve oldum olası zeki olmuştur. Hiç sevgilisi olmamıştır. Çünkü hayatının en başından beri ilk aşkından önce sevgilisi olmasını istememiştir. Alışık olduğu konuda fark etmeden sinirlendiğinde, sinirini geçirmek için sinirlendiği kişinin taklidini yapar. Bunu durumu şimdiye kadar bir tek arkadaşı mike görmüştür ve o Techno’nun bu yönünü çok seviyordur. Her gördüğünde de gülmekten karnına ağrılar giriyordur. Çünkü Techno taklit yaparken her zaman çok komik yapıyordur ve neredeyse o kişinin aynısını taklit edebiliyordur . Ve de bu arkadaşının çok hoşuna ve komiğine gidiyordur .
(Techno karakteri hikayemizde uke’dir .)
Kengkla: Ana karakter 20 yaşındadır. Liseden mezun olmasının ardından 1 sene üniversiteye hazırlık yapmıştır. Ve şu anda 1. Yılındadır. Hiç sevgilisi olmamıştır çünkü daha hiç aşık olmadığı için sevgili olmanın mantıklı olmadığını düşünüyordur. Lakin hep yakışıklı olduğundan dolayı etrafındaki kızlar sürekli ya onu sevdiğini söylemeye geliyorlardır ya da çıkma teklifi etmeye geliyorlardır. Ama o hiç bir zaman umursamıyordur. Hep teklifleri de reddediyordur. Ona takıntılı kızlarıda görmezden geliyordur. Hep hayranlık duyulmaya alışıktır ve bugüne kadar hep kendisinin üzerinde etrafındaki bütün gözleri hissediyordur. Ama hiç bugüne kadar kendisine soğuk davranan ve bakmayan ya da ilgi göstermeyen kişiler olmadığı için ilgiye çok alışıktır. Hep burnu biraz havadadır. Kimse kendisine beğenmemezlik yapmadığı için ve hep etrafında kendisine bakan kalpli gözler gördüğü için egolu olmak onun için çok doğaldır. En belirgin özelliği hiçbir şeyi ve hiç kimseyi umursamamaktır. Eğlenceli şeylere ilgi göstermektir ama bunu belli etmez çünkü hep dışarıdan cool görünmeye özen gösterir. Ama kendisini şaşırtacak ve kendine çekecek kişiyi bekliyordur . Yani gerçek aşk denilen şeyin ta kendisini hayatında istiyordur ve hayali ise de onunla evlenmektir . Zor olan hep ilgisini çekmiştir. Zor olanı elde etmek vazgeçilmezidir .
(Kengkla karakteri hikayemizde seme’dir.)
Mike: Ana karakterimiz olan Techno’nun en yakın tek arkadaşıdır. Ve o da onun gibi ilk yılındadır. 20 yaşındadır. Ve hep neşeli bir karaktere sahiptir. Techno’yu eğlendirmek ve onunla takılmak en sevdiği ve sık sık yaptığı şeydir. İlk okuldan beri sürekli birliktelerdir ve hep kardeş gibi büyümüşlerdir. Hep neşeli olmasına rağmen sevdiği kişiye bir tehlike yaklaşacağı zaman hemen hisseder ve onu korur. Neşeli yönünün tam aksine çok sinirli, haşin, korkutucu ve dövüşçü bir ruha sahip olur. Bu zaten sadece Tecno’ya özeldir. Çünkü Techno onun tek ve gerçek dostudur. Ve tek istediği şey eğlenceli zaman geçirip üniversiteden mezun olmaktır. Techno ile birlikte aynı hayale ve hobiye sahiptir. O da dansçı olmak ve çoğu zamanlarını geldikleri konservatuvardaki dans salonunda vakit geçirmeyi planlamaktadırlar .
(Mike karakteri hikayemizde uke’dir. )
King: Ana karakterimiz olan Kengkla’nın en yakın arkadaşıdır. Ve adından da anlaşıldığı üzre hep kral gibi bir hayata ve karaktere sahip olmuştur. Zengin, asil, yakışıklı, saygılı, tebessümlü ve hep liderlik yeteneklerine sahiptir. 20 yaşındadır. Kengkla ile çok uzun arkadaşlardır ve hep müziğe karşı özel ilgileri vardır. Hayallerini birlikte kurmuşlardır. Kengkla baterist olacak ve bunun yanında da aynı zamanda pop tarzı müzikleri yapıp piyasaya çıkaracak bi müzik editörlüğü yapacaktır. Kendisi ise Kengkla ile aynı sahnede yer almak istiyordur ve Kengkla bateri çalarken kendisi de sahnede gitar çalıp şarkı söylemek istiyordur. İkisininde hayalleri bu yöndedir. Ama her şey planlı gitmeyebilir.
Hayat bu, dolambaçlı yollardan geçilecek zamanlar olabilir. Bakalım neler olacak , görelim …
(King karakteri hikayemizde seme’dir.)
………………..
Ben Techno. Bugün üniversite 1. Sınıfa başlamamın ilk günündeyim. Gerçekten çok heyecanlıyım. Ama bunu dışarıdan belli etmemeliyim. Ve bu yüzden heyecanımı elimden geldiği kadar saklamalıyım o yüzden bi sakız çiğnemem lazım sanırım. Tek heyecanımı alan şey sakız çiğnemek şimdilik. Hadi bakalım ilk günümde neler yaşayacağım hazır olmalıyım çünkü garip davranmak istemiyorum heyecanımdan dolayı. O yüzden sakızımı çiğnerken bi yandan da üstüme başıma çeki düzen vermeliyim ki düzenli görünüp kendimi olabildiğince toparlamalıyım. Her zaman gömlek giydiğimde yaptığım gibi bütün düğmelerimi özenle iliklerini düzgün iliklemiş miyim diye kontrol ettim. Gömleği pantolonumun içine koydum ve son olarak da kravatımı düzenleyip kırışıklık var mı diye kontrol ettim ama beklediğim gibi yoktu. Ve kontrol işlemim bittikten sonra yüzüme sakin, aşırıya kaçmayacak şekilde olan tebessümümü yerleştirip derin bir nefes alıp üniversitenin kapısına doğru ilerleyip içeriye girdim. İleride benim gibi bir sürü ilk sınıf öğrencisi vardı ve birbirleriyle konuşup kendilerini yönlendirecek görevliyi bekliyorlardı. Bende o tarafa doğru ilerledim ve tam o sırada bir görevli çıkıp elinde mikrofon bizi yönlendireceğini söyledi. Sonra elindeki listeden hepimizin adını, bölümünü ve sınıf numaralarını okuyup sınıflarımıza yönlenmemiz için bilgilerin hepsini okudu. Ardından bizde konuşmasının bitmesini bekledik saygı gereği . Bilirsiniz ki Tayland’da en önemli şeylerden biri saygıdır. Son olarak konuşması bitti ve hepiniz Üniversitemize hoş geldiniz…
Ben arthur . Bana bay arthur diyebilirsiniz . Yeni ve ilk yılınızda hepinize başarılar diliyorum . Sınıflarınıza yerleşmek için dağılabilirsiniz . “ dedi ve bölüm binalarının yerlerini sırasıyla işaret ederek bütün bölümlere öğrencileri yönlendirdi yerlerini öğrenebilmemiz için . Ardından bende işaret ettiği konservatuar binasına doğru gitmek için harekete geçtim . Ve binadan içeri girip kendi sınıfımı buldum . İçeride tanışıp , sohbet eden bir sürü öğrenci vardı benim gibi ilk yılında olan . Sonra görevli geldi ve ilk dersimizi tanıştıktan sonra işledik . Sonra öyle bikaç ders daha geçti sırasına göre . Ve son bir ders kala ara verdik . Bende bahçeye çıktım . Ve temiz hava almak için kendime sessiz , sakin ve kafa dinlemeye uygun bir yer buldum . Oraya oturdum . Ardından arkadaşım mike da yanıma geldi . Ve birlikte sohbet ederek orada huzurlu bi şekilde oturuyorduk . Ardından benim arkadaşım ne yapsa beğenirsiniz ?! Otururken aldığı içeceği yudumlar iken bir anda püskürttü ağzından ve aniden öksürmeye başladı . Ben ne oldu diye sorsamda şaşkınca bakıyordu . Sonra onu kendine getirmek için biraz sarstım ama nafile öylece kalıverdi . Sonra bende onun baktığı yöbe baktım ve şimdi anlıyordum işte neden o içeceği püskürttüğünü . Bizimki yine iş başında anlaşılan . Ama bu sefer çapkınlık değil galiba . Ciddi bi şekilde bakıyordu . Hiç anlamadım neden öyle baktığını . En iyisi kendisini iyice uyandırıp , kendine getirip sormak olacak galiba .
Techno: Mike ! Mike ! Mikeeeee ! Lan kankaaaaaaa.
Mike: Ha kanka ??? (Bu anlamaz bakışta ne yahu. Sabahtan beri kendisine bağırıyor burada çocuk. Vallahi keçileri kaçırmış bu)
Techno: Ha mı? Ha kanka mı? Sabahtan beri bağırıyorum sana burada, kendine getirmeye çalışıyorum. Niye oraya bakıp donup kaldın? Ne var o çocukta yahu? Banada söyle bende anlayayım bu kadar şaşırtacak , “DONUP” kaldıracak ne varmış kankamı acaba?!!! (Owww ima da amma ima oldu be kekeke)
Mike: Kanka! Bişey diyeceğim ben sana!!!
Techno: Söyle kanka. Zaten bende onu diyorum ya sana sabahtan beri. Bişey söylede bende anlayayım şu durumu .
Mike: Kankaaaa!!! BEN AŞIK OLDUM !!!
Techno: Haaaaaa !!! Saçmalama yahu. Sen aşık olmazsın. Çok çok yakışıklıları tavlayıp az gezersin sonrada bırakırsın ve yenisini hedefine alıp yapıp onu tavlarsın. Sen yakışıklı olduğu için hoşlantıyı ya da beğeniyi aşk sanıyor olmayasın???!!!
Mike: Yok be. Bu öyle bir şey değil. Eminim bu aşk. Çünkü bu güne kadar hiç hissetmediğim bir şeyi aha şu karşımızdaki cillop yakışıklıya bakarken hissediyorum. Abi bu ne beee! Ne Analar var ne yakışıklılar doğuruyor. Öfffff yakıyor resmen şuna bak. Ya da bakma kanka daha şimdiden kıskanır oldum ehehehheeh.
Techno: Olum sen kafayı mı yedin???
Yoksa aklını peynir ekmekle mi yedin??? Tamam anlarım aşık olursun da. Sen bu çocuğu bakarken yedin be. Az yavaş git şimdi seni fark edecek sonrasını hayal etmek bile istemiyorum çünkü bu çocuk hayatta öyle her itirafa gelecek, senin ağına düşecek birine hiç benzemiyor. Bak sonun dayak olur söyleyeyim. Arada bende kaynamayayım sonra. Eğer benide kavgaya dahil edersen bende seni sonra tekrar döverim haberin olsun. Benden çekeceğin olur yani, çünkü biliyorsun ben kavgaları hiç sevmem.
Mike: Yok ya ne kavgası. Nerden belli oluyor ki hem bi kere?
Techno: Nereden mi belli oluyor??? Olum galiba sen kendinin farkında değilsin. Ağzının suyu akıyor be. İçtiğin içeceği 100 metre öteye püskürttün. Ben istesem bu kadarını yapamazdım .
Mike: Ne? Ağzımın suyu mu akıyor? Aaaa demek ondan anladın kankacığım. Ha birde tabi içeceği püskürtme şeysi vardı di mi ? Ehehehehe O kadar mı belli oluyor yaw ???
Techno: Hemde vahim şekilde kanka. Baya bakan anlar yani.
Mike: Hadi ya. Desene rezil olduk. Neyse, Şu cillop varlık baktı mı peki?
Techno: Yok kanka Allahtan o bakmadı. O konuda rahat olabilirsin. Neyse hadi ders saati geliyor. Son derse girelimde artık bugünün yorgunluğunu evde bi şekilde atarız .
Mike: Oh oh iyi bari. Ordan yırttık. Neyse dediğin gibi bende çok yoruldum ya. Bi an önce eve gidip dinlenmek istiyorum . Tabi dinlenirkende şu cillop meleğide düşünmek istiyorum . Ehehehehe .
Techno: Delisin, çılgınsın var ya sen kanka.
Mike: Teşekkür ederim iltifatın için kankacığım . Kimin kankası buuuuu, bu benim kankaaaaam … kekekekek
Techno: Ya şu şeyi söyleme be sevmediğimi biliyorsun. Yeminle Seni kankalıktan reddederim ona göre. Ve cidden delirmişsin sen. Dediklerimi iltifat olarak algıladığına göre kafayı sıyırmışsın. Üşütük herif ya. Aşk sana yaramamış kanka…
Mike: Tamam tamam bir daha söylemem . Ama iltifatınız içinde teveccühünüz efenim.
Techno: Hımm bende inandım. Hep söylemeceğim diyorsun sonra bi anda söylüyorsun ilk fırsatını bulduğunda.
Neyse bu arada sen cidden hiç iyi değilsin.
Kalk kalk hadi derse gidiyoruz sonrada doooğru eve. Seni soğuk bir duşa sokayımda kendine gel. Yoksa bu gidişle seni tımarhaneye filan kapattırmam gerekecek .
Mike: Ooookkkkeeeeeyyyy… kekekekeke.
Techno: Kalk kalk ya başımın tatlı belası . Hadi derse gidiyoruz . Ayrılma yanımdan bir yere… yürü gidiyoruz sıyırık arkadaşım benim .
(Techno) Ardından derse girdik ve ders bitti sorunsuz bir şekilde şükürler olsun ki. Ardından eve gitmek için konservatuvar bölümünün kapısından çıktık ve binanın dışına çıkmak için harekete geçtik. Ve konservatuvar bölümünden çıktık.
(Kengkla) Dersimiz bitmişti ve sonunda eve gidebilirdim canım kankamla. Birlikte konservatuar bölümünün kapısında dışarı çıktık. Ve eve gidecektik. Ama tam çıktığımız sırada bir yakışıklıyı fark ettim ve tam karşımdaydı. Çünkü binanın ters tarafından dolanmıştık kankamla. Daha doğrusu arka kapıdan çıkmıştık çünkü bizim sınıf oradaydı. Binanın iki çıkışı vardı ve aynı yola çıkıyordu. Biraz karışık gibiydi ben bile zor bulmuştuk hatta sınıfımı. Neyse ben bu cool , şirin yakışıklıyı fark ettiğim anda eve gitmek için yürümeye devam ediyorduk ve o da tam karşımdaydı yanındaki arkadaşıyla ilgileniyordu .
Durmuş bir şeyler anlatıyordu ona ve bizde onalara doğru yaklaşmıştık. Bana bakacağını büyük bi kesinlikle tahmin etmiştim üstelik yüzüde tam bana bakacak şekilde dönüktü . Sonra baya bi yaklaştık ve yanlarından geçtiğimiz sırada ona baktım fakat o bana hiç bakmadı. Göz ucuyla bile bakmadı. Nasıl ya? Bana bakmayan tek kişi olmadı şimdiye kadar.
Bu nasıl oldu peki o zaman ??? Şaşırdım. Ve bir oyun oynamaya karar verdim. Arkadaşıma planı anlattım ve o da pek anlamadı ama ben biraz konuyu açınca beni onayladı. Ve plana geçtik. Çocuklara doğru ilerledik.
Kengkla: Merhaba .
Techno: Merhaba. Buyrun ? Tanışıyor muyuz ?
Kengkla: Aa hayır tanışmıyoruz maalesef ki. Ama açıkçası sizi tanımayı çok isterdim çünkü tanınmaya değer bir melek olduğunuz uzaktan bile belli oluyor.
Techno: Efendim??? Anlamadım!!! Siz ne demeye çalışıyorsunuz? Lütfen tanımadığınız kişilere bu şekilde fazla lavbali davranmayın çünkü bu benim ve benim gibi kişilerin hoşuna gitmeyebilir .
Kengkla: Aaa yok siz beni yanlış anladınız. Benim amacım sizi rahatsız etmek değildi ve galiba siz beni sapık filan sandınız. Ama değilim. Ben sadece gerçekleri söylemek istemiştim. Sizi rahatsız ettiysem özür dilerim.
Techno: Anladım. Önemli değil. Ama anladığım kadarıyla söylemek istediğiniz başka bir şey var.
Kengkla: Ah evet. Ben sizden bir şey rica edecektim. Daha doğrusu soracaktım.
Techno: Tabi buyrun sorabilirsiniz .
Kengkla: Şey… Biz bugün sınıflara yerleşirken ben yanlış sınıfa girmişimde sanırım o sınıf sizin sınıfınızdı. Çünkü sizi oradan çıkarken gördüm daha demin bende arka kapıdan çıkarken. İşte sizin sınıfa girdiğimde sanırım bişey düşürdü. Okulun her yerine baktım ve bulamadım. Sanırım sizin sınıfında düşürdüm başka bir yerde olmadığına göre. Benim içinde çok değerliydi. Acaba sınıfınızda bir bileklik tarzı bişey gördünüz mü? Ucunda kalp vardı .
Techno: Maalesef ki görmedik. Ama köşelere bir yere düşürmüş olabilirsiniz. Peki bizim yapabileceğimiz bir şey var mı? Yani çok üzüldüm düşürmenize. İsterseniz sizinle gelip arayabiliriz.
Kengkla: Aslında çok iyi olurdu ama ben sizi tutmak istemem . Yani şimdi evinize filan geç kalmayın. Sizi yolunuzdan alı koymak istemiyorum. Onun için ben tek ararım.
Techno: Aa yok biz geç kalmıyoruz ve işimizde yok zaten. Daha havanın karatmasına bile çok var. Merak etme bizi tutmuyorsun. Sana yardım edebiliriz.
Kengkla: Gerçekten mi? Çok teşekkür ederim. O zaman birlikte aramak için sınıfa gidelim.
Techno: Kanka hadi gidelim birlikte arayalım. ( dedim ki bizimki çoktan cillop dediği şahsa gözlerini dikmiş köşedeki bankta oturup kalmıştı ve çocukta yanındaydı)
Kengkla: Aslında zaten onların gelmesine gerek yok. İkimiz bi kaç yere baksak yeterli. Çok sürmez zaten ortalığa bakarız görünürde zaten yoksa anlarız birde köşelere bakarız bi göz atarız sonrada çıkarız.
Techno: Peki sen öyle diyorsan. Zaten arkadaşlarımızda bankta oturmuşlar hiç rahatsız etmeyelim.
Kengkla: Aynen öyle. Şimdi 5 dakikalık bişey için onları yerlerinden kaldırmayalım.
Techno: Haklısın. Peki o zaman hadi içeri geçelim.
Kengkla: peki… Çok teşekkür ederim bana yardımcı olduğun için. Birde benim adım Kengkla, müzik sınıfındayım. Tanışmış olalım. Kusura bakma lafa direk girdim kendimi tanıtmayı unuttum.
Techno: Yok önemli değil. Bende Techno. Dans sınıfındayım. Tanıştığıma memnun oldum.
Kengkla: Bende tanıştığıma çok memnun oldum .
(Techno) Biz konuşurken bi baktık ki sınıfın önüne gelmişiz. Girdik sınıfa. Birlikte aramaya başladık bilekliği. Aradan biraz zaman geçti ve hala ikimizde bulamamıştık. Sonra bir anda ben köşelere çöküp baktığım için ayağa kalktığım sırada başım döndü ve direk Kengkla beni tuttu ben düşerken.
Techno: Teşekkür ederim.
Kengkla: Rica ederim. İyi misin?
Techno: İyiyim. Sadece biraz başım döndü o kadar. Sanırım biraz halsizlikten oldu.
Kengkla: Kendine dikkat etmelisin. Ve güzelce dinlenip yemeğini düzenli yiyip sağlığına önem göstermelisin.
Techno: Beni düşündüğün için çok teşekkür ederim. Bundan sonra daha çok dikkat edeceğim.
(Kengkla) Bi anda ne olduğunu anlamadan kucağıma düşmüştü. Fakat bu planlarım arasında hiç yoktu ama bi anda kendi kendine gelişmişti. Tabi bu benim işime gelmişti çünkü onunla yakınlaşmak ve birlikte hep yan yana olmak istiyordum. Aşk bu olsa gerek. İnsanı deli ediyor ve hep aşkının sahibi yanında istiyorsun. Üstelik o yanındaysa başın sürekli dönebilir böyle çok güzel bir kokusu varsa. Buna alışmam gerekecek sanırım çünkü ben bu kokuyu da, bu kokunun sahibini de hep yanımda istiyordum. Ve bunun için sanırım bir üst düzey atak yapmam gerekiyordu. Bu yüzden hemen harekete geçmeliydim fırsatım varken. Çünkü başka fırsatım olmayabilirdi ve bu fırsatı iyi değerlendirmeliydim.
Techno: Sanırım bulamayacağız üzgünüm. Her yeri aradık. Senin için gerçekten çok değerliydi sanırım bu kadar üzüldüğüne göre.
Kengkla: Evet çok değerliydi. Annem vermişti ve şu anda çok uzağımda. Ayrı şehirlerde yaşıyoruz. Hiç yanımdan ayırmazdım bu bilekliği.
Techno: Hım anladım . Çok üzüldüm kaybettiğine. Biraz daha arayalım belki bulabiliriz .
Kengkla: Ben şu köşeye bakmadım. Belki oradadır. Sanırım elimi çarpmıştım bugün oraya ve canımın acısından fark edememiş olmalıyım. Bir bakayım belki bulurum.
Techno: Tamam sen oralara bak. Bende buraya bakmaya devam edeyim.
Kengkla: Peki.
(Çantamdaki tarif ettiğim bilekliği fark ettirmeden yere koydum aradığım bi köşeye. Sonra ona seslendim.)
Kengkla: Buldum. İşte buradaymış. Tahmin ettiğim gibi buraya düşürmüşüm .
Techno: Buldun mu gerçekten!. Çok sevindim. Artık üzülmene gerek kalmayacak.
Kengkla: çok teşekkür ederim bana yardım ettiğin için. Sayende daha çabuk buldum bilekliğimi.
Techno: Ne demek. Ben bişey yapmadım ki. Sen buldun sonuçta. Ama olsun. Yinede rica ederim.
(Kengkla) birbirimize gülümsedik ve o sırada ben öyle bir hissizleştim ki. Elimi ayağımı hissetmiyordum resmen. Kalbim çok hızlı atıyordu . Hayatımda ilk defa böyle hissediyordum.
(Techno) Ay şimdi bayılacağım. Kendine gel oğlum techno. Hayal kurma bu yakışıklı sana bakar mı Allah aşkına. Ama şu gözlere baksana, şu buruna, şu tatlı dudaklara. Ay şimdi kafayı yiyeceğim ya.
“Gide gide aşık olunacak okulun en yakışıklı 1.sınıf öğrencisini ve en mümkünatı olmayan aşkını mı seçtin yaw Techno? Bu sana bakmaz çabuk toparlan yoksa rezil olacan”.
Diyip kalktım kendi kendime tekrar bilekliği aramak için oturduğum yerden. Sınıfın en yukarısında arıyorduk bilekliği belki oradadır derken, sonra buluncada aşağıya iniyorduk ve aşağıya inmek için çok engin merdivenler vardı sınıfta. Birlikte iniyorduk ve benim kalbim hızlı atıyordu, başım bu yakışıklı yüzünden daha fazla dönüyordu. Kengkla’da inerken benim arkamdan geliyordu. O sırada basamaklarda ayağım kaydı ve tekrar şansıma Kengkla beni tuttu. Bugün çok mu fazla sakardım ne??? Neyse çok fazla romantik film havasıyla doldu buralar. Tam dedim ki: “Çocuğun kucağından kalk ve toparlan techno daha fazla rezil olma” dedim kendi içimden. Ama beni tutan bişey oldu bu sefer.
Techno: Kusura bakma yine sana yük oldum ama şu an kalkamıyorum çünkü beni bişey tutuyor. Ne oluyor anlamadım acaba beni sen kaldırır mısın rica etsem ?
Kengkla: Seni tutan benim. Ve hayır. seni kaldıramam.
Techno: Ne neden ?Anlamadım ne demeye çalıştığını. Lütfen açıkça konuşur musun?
Kengkla: Açıkça söylemek gerekirse, ben seni kaldırmayacağım. Ve kollarımın arasında kalmanı istiyorum. Senin kokunu doya doya içime çekmek istiyorum. Çünkü senin aşkın beni delirtti ve bu kokuya beni bağımlı yaptı. Seni şu an doyarcasına öpmek istiyorum ama doyabileceğimi hiç sanmıyorum. Ben sana ilk görüşte aşık oldum Techno. Hem de delicesine. Ve şu an seni delicesine de öpmek istiyorum. Bu gözlerimin önündeki dudaklar beni çıldırtıyor ve kendimi zor tutuyorum. Acaba bir ihtimal bu şirin görünen, tatlı olduğuna tahminince bile emin olduğum dudakları öpmeme izin verir misin ?
Techno: Bende senden farksız sayılmam. Benimde gördüğüm şu parlayan, yumuşak görünümlü, pamuk şekeri görünümlü dudaklar beni kendine sürekli çekiyor ve bende kendimi zor tutuyorum.
Kengkla: Nasıl yani? Ama sen hiç umursamazca davranıyordun.
Techno: Buna zorla oyunculuk yapmak zorunda kaldığım için sakladım ve belli etmedim kendimi desem. Nasıl olur? Ben sana yakışıklı olmandan ziyade sendeki kendine çeken bir bağ vardı beni. Onunla başından beri mücadele ediyorum sana gelmemek için. Sende benim ilk görüşte aşkımsın. Hatta hayatımın ilk aşkısın.
Kengkla: Evet, ne çok kader ortaklığımız varmış. Sende benim hayatımın ilk aşkısın. Ve son da olacaksın.
Techno: Aslında itiraf etmem gerekirse şu ana kadar hiç kimseyle ilgilenmedim ve hep o umursamaz tavrımı gerçekten takınıyordum ve kimseye karşıda bişey hissetmiyordum. Şu an kolları arasında olduğum ve kucağına düşüp yerde oturduğum kişi başkası olsaydı emin ol şu anda kendini morluk içinde hala yumruk yiyor olurdu yerde. Ve şu anda da iki seksen yerde uzanıyor olurdu. Ama sen çok farklıydın en başından beri ve çok farklısın. Sana bakmamak için belli etmemek için hoşlandığımı açığa çıkarmamak için burada bin takla attım ama sanırım iyi oyuncuyum.
Kengkla: Demek ben ilkim. İlk olmayıda zorlarıda çok severim ve bayılırım biliyor musun? Keşke en başından beri belli etseydin. Ama zaten ben zoru severim. Sana zaten aşıktım. Şimdi daha bir aşık oldum ve her geçen dakika daha da fazla aşık oluyorum. Peki bu aşka izin var mı “Bağımlı olduğum haşin sert şeker?”
Techno: Tabi var. Zaten başka çaresi mi var. “yakışıklı , çekici prens?” Boş yere aşk acısı çekmek istemiyorum çünkü zaten sana aşık olduğuma eminim ve hiç düşünülecek bişeyde yok bu konuda çünkü kalbimde, aklımda, hislerimde bu aşktan eminler .
Kengkla: O zaman benimle çıkar mısın ilk görüşte aşık olup 1 saatte dayanılmazlığına da, çekiciliğine de daha fazla dayanamadığım ve kendimi tutamadığım “Haşin ve tadına doyamadım şekerim?”
Techno: Evet çıkarım “hem cool, hem çekici, hemde yakışıklı prens”. Artık sana 3’ü bir arada çekiciliğine dayanılmazlık paketi diyeceğim. Peki bu sana uygun mudur yakışıklı prens?
Kengkla: Uygundur efendim. Siz istersiniz de ben kabul etmem mi hiç?! O zaman bende sana kısaca “Nadir bulunan çikolatalı şeker” diyeceğim .
Techno: Tabi diyebilirsin. Nasıl olsa daha ne kadar lakap buluruz biz bu gidişle.
Kengkla: Doğru söylüyorsun. Ama ben bu dudaklar konuştukça öpesim geliyor her hareket ettiğinde. Öpmeme izin verebilir misin sevgilim ?
Techno: Tabi veririm. Çünkü hislerimiz karşılıklı. Sorman hata çekici sevgilim.
(Techno) Her şey bir anda gelişmişti ama beklememiz için zaten bir neden yoktu ve anlamlı bile değildi beklemek. Açıkçası ben net ve direk kısa sonuçları tercih ederim ve severim. Gereksiz beklemeyi, dolandırılan ilişkileri ve gereksizce öldürülen zamanları hiç sevmem. Benim için ya hep ya hiç vardır sadece. Ve bende uzatılıp, beklenen teklifleride hiç sevmem ve baya bir sıkar beni. Prensibim gereğide her şeyin öz, kısa ve net sonuca varanını uygulayıp, bu şekilde hareket ederim. Sanırım Kengkla içinde böyleydi. Birbirimize aşık olmamızın yanında birde en çok istediğim şey hayatımın aşkının benimle aynı noktalara sahip olmasıydı.Ve istediklerimde oldu. Şu anda çok mutluyum ama ilk önce bu bekleyen heyecanı ve hareketi yaşamamız lazımdı . İlk öpücüğümü tamda hayal ettiğim gibi şu anda ilk ve hayatımın aşkından alıyordum.
Kengkla bana yavaşça yaklaştı. Bende ona doğru eğildim hala kucağında otururken ve dudaklarımızı birleştirdik. Beni yavaşça öpmeye başladı. Çok nazikti ve böyle bir öpücü hayal bile edemezdim. Çok tatlı ve yumuşak dudakları vardı. Göründüğünden bile güzellerdi şu anda bende onları öperken. Ellerimi boynuna doladım ve iyice ona sarılıp sokulurken öpmeye devam ettim. Her şeyi o anda unutmuştuk. Tek düşündüğümüz şey birbirimizdi Ve bu tatlı dudaklardı . O da kendi ellerini benim belime doladı. Her tarafım heyecandan kasılıyor ve titriyordu.
Kalbim ise daha fazla hızlı atmaya başlamıştı. Sevgiliminde kalp atış hızlarını bu mesafeden duyabiliyordum ve onları dinlemek bile içimi ısıtmaya yetiyordu . Onun ise bir eli benim yüzüme çıktı bu sırada. Ve yanağımı okşamaya başladı. Bu güzel hissi yaşamak bile benim mutluluğunu arttırmaya yeterdi. Ardından benim dudaklarımı yavaşça öperken ona daha bir sokuldum ve yan biçimde kucağında oturuyor iken kendimi düzeltip ona doğru tam döndüm ve bacaklarımı etrafına doladım. Birbirimizin tenini hissetmek bile her tarafımın uyuşmasına neden olabiliyordu. Ardından o benim dudaklarımı emerken ve bende karşılık verirken dudaklarım arasından küçük bir inleme sesi çıktı. Sonra Kengkla geri çekildi ve bana “canını mı acıttım? Ve her tarafın niye titriyor, kalp hızın niye bu bu kadar arttı?” diye sordu. Ardından diyebileceğim tek şey:
“Hayır canım acımadı. Tam aksine hoşlandığımdan dolayı ağzımdan öyle bir ses çıktı istemsizce. Ve ariyetten titrememin, kalp atışımın artmasının ve bu sesin tek sebebi sensin. Seninle yan yana gelmek bile benim için ısınmasına ve hoşlanmama yeterli oluyor. Bunlar çok normal oluyor tenlerimiz birbirine değdiğinde onun için” dedim .
Ve çok utanmıştım bunları derken ama gerçekleride söylemek zorundaydım. Çünkü başka çarem yoktu ve ben yalan söylemeyi hiç sevmem. O yüzden utansamda gerçekleri söyledim sevdiğim adama. Ardından ben bunları söyledikten sonra onun yüzünde bir sırıtma oluştu ve bende şaşırdım ve daha bir utandım. Sordum nedenini sırıtmasının. Benimle alay etmesinden çok korkuyordum. Ve sordum .
Techno: Neden sırıtıyorsun ?
Kengkla: Çünkü bu çok hoşuma gitti. Sana olan aşkıma her an yeni bir şey daha katılıp aşkımı katlıyor. Ben ne yapacağım? Bu gidişle tüm dünyayı kaplayacak aşkım.
Techno: Bence bir sakıncası yok. Kaplasın daha iyi ya herkes bizim aşkımızı görüp aşk izlemiş olurlar. Ben bunu söylemekten bile hoşlanıyorum. Tüm dünya duysa acaba ne kadar daha çok hoşlanıp severim orasını tam kestiremedim açıkçası.
Kengkla: iyi o zaman görmeleri için bizde aşkımızı daha bir büyütelim .
(Techno) Bunu dedikten sonra tekrar öpmeye başladı. Ve bende hiç çekinmeden sevgilime, sevdiğim adama karşılık verdim. Bu sefer ikimizinde öpücüğü hızlanmaya başladı. Sonra Kengkla boynuma inerek öpmeye devam etti. İkimizinde aşkındaki her damla daha fazla artmaya başlamıştı ve çoğalıyordu. Nefes alış verişlerimiz hızlanıyordu ve birbirimize daha fazla yakınlaşıyorduk. Sonra tekrar hızlıca dudaklarımı öpmeye başladı ve birlikte daha fazla hızlanmıştı öpücüklerimiz. Ardından bir anda kendini geri çekerek nefesini düzenlemeye çalışarak bana
“Daha ilk anda ileriye gitmek istemezsen anlarım. Ama bu noktadan sonra daha fazla dayanıp durabileceğimi sanmıyorum. Hatta şu anda bile kendimi zor tutuyorum ama ilerisinde bu söz konusu olmaz” dedi.
Ve cevabımı bekliyordu . Bende ona “Zaten bende seninle aynı noktadayım ve durman için bir sebep yok bence. Ben her ilkimi seninle yaşamak istiyorum ve yaşıyorum. Bunun ne zaman olduğu önemli değil. Sadece seninle olsun yeter. Devam edebilirsin. İzin veriyorum ve durma” demiştim.
O da dediğimi yaptı kafasıyla beni onayladıktan sonra. Ve bu karardan sonra benim dudaklarımı ve boynumu öperken ikisi arasında öpücükleri gidip gelirken elini gömleğimin altına soktu ve tenimi eliyle hissetmeye başladı. Bende onun gömleğinin altından elimi içeri girdirip elimi tenizde gezdirmeye başladım. Beni tamamen kendine çekti ve kucağına aldı ardından yerden kaldırıp sıranın üzerine oturttu. Ve böylece daha rahat birbirimize sarılabiliyorduk. Ardından alnımı, burnumu, boynumu, yanaklarımı, çenemi, dudağımı sırasıyla teker teker öptü. Bu çok güzel hissetmeme sebep oluyordu. Ardından kokumu içine çekti ve gözlerimin içine baktı. Bana “Ben seni gerçekten çok seviyorum ve sana doyamıyorum” dedi . Ardından “bende seni çok seviyorum” diye cevap verdim.
Dudaklarına tekrar yöneldim. Ardından benim gömleğimi çıkardı ve kenara bıraktı. Omzumu, boynumu, köprücük kemiğimi, göğüslerimi, karnımı, görünen belli olan bütün kemiklerimi bile öyle bir özlemle öpüyordu ki beni ne kadar sevdiğini her geçen dakika tekrar katlanarak hissediyordum. Tabi benim ona olan sevgimde her geçen dakika daha bir katlanıyordu. Ve böyle bir aşka başladığım için çok mutluydum çünkü gerçekliğini bile kat kat hissedebiliyordum. Ve umarım sonsuza kadar sürecek bir aşka adım atmışızdır ki öyle olduğuna eminim.
Çünkü bağ bile bizim için çok önemli. Bitmeyecek bir sevginin ve aşkın temellerini atıyorduk şimdiden. Ardından o bütün zerremi öpmeye devam ederken ben sevgilim çenesinden tutup kaldırdım ve kendime çektim tekrardan. Onu her dudağımı ayırdığım zaman özlüyordum ve bu hasretimi gidermek için tekrar çenesinden tutup kaldırıp onu öpmeye başladım. Bende onu öperken diğer yandan gömleğini çıkarıyordum. Tamamen çıkarıp bi köşeye koyduktan sonra dudaklarından, boynundan itibaren onu öpmeye başladım. Ve onunda bana yaptığı gibi bende onun göğüslerini, göğüs kafesini, görünen her bir kemiğini, her bir zerresini öptüm . Kokusunuda bir yandan içime çekiyordum. Aşkımın kokusunu dünyada hiç bir şeye değişmezdim. Ve en son karın bölgesine geldiğimde son birkaç öpücük bıraktım ve tekrar kafamı kaldırdım. Sonra beni tekrar kucağına alıp sıraya oturttu ve direk pantolonumun düğmesini açtı. Bacaklarımdan sıyırdı. O beni öpmeye devam ederken bende onun pantolonunun düğmelerini açtım ve öpücüklerine karşılık vermeye devam ettim. Ve beni sıkıca tutup kendine çekti. Onun her bir zerresini hissetmek benim için bir sürpriz hediye gibi sevindirecek tada sahipti. Ardından canımı yakmayacak şekilde vücutlarımızın aşkla birbirimize kavuşmasını sağladı. En son ikimizde nefes nefeseydik ve o benim saçlarıma öpücük kondurdu. Bende onun boynunu ve alnını, saçlarının içini teker teker öpüp kokladım .
Boynunu öptükten sonra oraya sokuldum çünkü en sevdiğim ve kendimi en çok iyi hissettiğim yer boynuydu. Ardından ikimizde sınıfta olduğumuzu hatırladık ve hemen toparlanmaya başladık. Pantolonlarımızı giydik. Gömleklerimizi daha giymeden bana sevdiğim adam “sana olan sevgimi katlayan bir şeyi daha keşfettim sanırım ve daha fazlasını keşfetmek için benimle daha yakın olur musun haşin ve çikolatalı şekerim?” dedi . Ve bende kafamı salladım onaylarcasına ardından “evet, seve seve “ dedim .
Bana yaklaşıp tekrar öptü ve “Seni öpmeye doyamıyorum. Her defasında sanki ilkmiş gibi oluyor biliyor musun sevgilim?” dedi . Ve bende “hayır bilmiyordum, öğrenmiş oldum ama bende öyle hissediyordum. Hislerimiz bile pişti çekici sevgilim” dedim. Ve beni daha fazla kendine çekip ısrarla ve isteklice tekrar öpmeye başladı. Bende her zamanki gibi tabikide istekli şekilde karşılık verdim. Ama tam o sırada kapıda birini fark ettim daha doğrusu “BİRİLERİNİ”
Mike: Ooooo şeytanınız bol olsun gençlik. Bizi dışarıda ekip buralarda fena, fitne, malum işler mi karıştırıyorsunuz? Aaa çok darıldık ama. Kanka senden bunu hiç beklemezdim.
Techno: HiiiiH Basıldık aşkım.
Kengkla: Ehehhee evet fark ettim aşkım. Hiç bir şey olmamış gibi davranabilirsek olabildiğince davranalım aşkım. (kısık sesle sadece Technonun duyabileceği şekilde)
Techno: Olduğu kadar öyle davranmaya çalışırım aşkım. Ama elden bişey gelmez. Benim böyle şeytani bir kankam varken bu işten yırtmak hiç kolay değil. Bay baya basıldık. Al bak yine şimdi şeytaniliği iş başında. (kısık sesle)
Kengla: Direnebildiğimiz kadar direnelim o zaman aşkım. Anlamamızlıktan gel, anlamamamazlığa vur işi. (kısık sesle)
Techno: Okey aşkım. Bi deneyelim belki işe yarar. (kısık sesle)
Mike: Aşk olsun insan bi der ki ben yeni sevdiceğimle fitne, malum işler karıştırmaya gidiyorum der kankasına ama değil mi? Bu arada bayaaaa bir hızlıymışsınız ha. Tahmin etmiştimde bu kadarını edememiştim doğrusu. (diyip kıs kıs gülmeye ve kahkaha atmaya başlar.)
Techno: Ulan Mike seni geberticem, sen bekle. Kelleni aldım senin olum, şimdiden öyle say sen.
Mike: Aaaa sevdiceğinle ilgilenmekten ona da sıra gelir mi acabaaaaaa? Kekekeke.
Techno: MİİİİİİİKE!!! Sinirlendirme beni. Oraya gelirsem saçlarını tek tek yolarım ona göre.
Mike: Aman sen orada kal ben saçlarımı seviyorum bu 1ncisi 2ncisi de seni yeni sevdiceğinden ayırmak istemem kankacığıııım … ehehhehe.
Techno: KAPA ÇENENİ MİKE !!!
Mike: Okey kanka sustum. Tamam sinirlenme artık. Bundan sonrasını gayet iyi biliyorum çünkü. Sınırı zorlamamak lazım ehehehehe.
Techno: Afferiiim adam ol. Yoksa ben yaparım.
(Mike kendi ağzıyla eliyle birlikte dudaklarımdaki fermuarı çektim işaret yapar techno’ya)
King: Afedersiniz sizide böldük ama (o da bu sefer sırıtır ucundan) şey kanka ne diyeceğim bak. İstersen biz eve gidelim siz devam edin. Biz hiç görmemiş gibi yaparız. Sıkıntı yok. Kekekkee
Kengkla: Ya King yapma, vallahi bende seni haşlarım ona göre ha. Sevgilimin zaten sinirleri bozuk. Benimde onu düzeltmem lazım. Sende benim sinirlerimi bozarsan ben nasıl onunla düzgünce ilgileneyim?
King: Tamam kanka sıkıntı yok ya. Azıcık espri yapayım bende dedim sadece.
Kengkla: Okey o zaman herkesin konuşması bittiğine göre eve gitmeye koyulalım. Hadi gençlik doğru marş marş eve.
Techno: E hadi o zaman . Siz önden gidin bizde geliyoruz arkadan .
Y/Z: anladık işareti yaparlar ama Mike’ın hala aklı fikri fitne fücur’da olduğundan dolayı Techno’ya imalı bir bakış atar ve techno bunu fark edince sinirini belli edercesine baş parmağı ile boynunda yan bi çizgi yapar. Parmağı ile tehdit amaçlı Mike’a. Mike’da bunu anladığı an susar ve okey işareti yapıp önden ikisi giderler.
Ardındanda Techno ve Kengkla gömleklerini giyip arkalarından giderler .
Hep birlikte dışarıda Üniversitenin önünde buluşup evlerine gitmek için birlikte yürümeye başlarlar ve evleride yakın mesafededir. Sonra Kengkla ve Techno’nun dikkatini bir şey çeker. Mike ve King birlikte yürürken çok yakın ve el ele yürüyorlardır. Sonra ikisi anladığı an şaşırıp birbirlerine bakarlar aynı anda. Ve birlikte kendi arkadaşlarına seslenirler. Onlarda arkalarına dönüp “efendim?” derler. Ve ikiside neden öyle yürüdüklerini sorduklarında. Aldıkları cevap “çünkü bizde artık sevgiliyiz” olur . Kengkla şaşkınlıkla sorar.
Techno: Ne ara kanka???
Mike: Sizin içeride fanfinifinfon, malum işleri yaptığınız ara kanka!!! (diyip göz kırptığı ve sırıttığı sırada techno bir anda hızlanıp Mike’ın arkasına yaklaşır ve kafasına bir tane geçirir. )
Mike: Yaaaaa kankaaaa. Şaka yapıyordum be. Ne vuruyorsun?
Techno: AKILLI OL VE DÜZGÜNCE CEVAP VER !!!
Mike: Tamam tamam. Anlatıyorum kanka sinirlenme. Ah kafam hala acıyor ya. Nasıl vurdun hödük!!!
Techno: Miiiiiiikeee!!! KAŞINMA !!! Düzgünce anlat şunu artık!
Mike: Tamam tamam anlatıcam . Şimdi siz içeriye geçtiniz ya!
Techno ve Kengkla: Eeeeee ???
Mike: İşte ben mal gibi şu cillop şeker çocuğa bakakaldım. Sonra o da beni iki saat uğraşıp kendime getirdi. Sonra işte ben kendime geldikten sonra tanıştık ve konuşmaya başladık. Aramızda bir elektriklenme oldu. Sonra ben fazla kaptırmamaya çalıştım kendimi ama nafile. Olmadı. Bir türlü kendime tam anlamıyla gelemedim ve normal bi şekilde konuşurkende ağzımdan ona aşık olduğumu kaçırdım. Sonra o da ilk sustu bir şey demedi. Sonra ben tam özür dilemiştim gidecektim ki beni tuttu kolumdan çekti. Ve bana kendisinin aslında aşık olduğunu ama bir türlü söyleyemediği için ve onu sevmeyeceğimi düşündüğü için benim minnoş şapşiğim bana bu yüzden hep soğukkanlı durduğunu söyledi. Ben onu sabah görmeden önce o beni görmüş ve benden hoşlanmış . Sonrada bende ağzımdan kaçırınca cesaretlenip bana açıldı. İşte tam o sırada bana çıkma teklifi etti ve bende normal olarak otomatikman sevdiğim bu cillop yakışıklıya “Evet çıkarım” dedim. Sonrada öpüştük ve sizi nerede kaldınız diye merak ettik ve sınıfa geldik sonra zaten karşılaştığımız manzara malum ortada ve de sizi bastııııık. eheehehe !!!
Techno: Sen daha demin ne dedin, ne dedin ???
Mike: Ne demişim ki ? Bastık dedim.
Techno: Hayır ondan önceki bomba olan söylediğin şeyden bahsediyorum .
Mike: King bana çıkma teklifi etti dedim ve bende “Evet çıkarım “ dedim dedim.
Techno: Yok lan ondan az sonraki . Adamı delirtme işte . Doğru düzgün şunu söylesene ya.
Mike: Ne demişim ki ???
Techno: Aaaaay Miiiikee . Olum sen insanı delirtirsin yemin ederim ki var ya.
King: Aşkım bana yaptığın hatayı daha demin herkesin önünde de yaptın. Ve malum şeyi ağzından kaçırdın. Öpüştük dedin.
Techno: Ehehhehehe, hahahahahha. İntikam zamanıııı. İntikam soğuk yenen bir yemektir kankacığım.
Mike: Hiiiiiiii… S*KTİR . Evet yine ağzımdan kaçırdım . Hay lanet beeee. Of beeeaaaaa…
Techno: Kankacım sıkıntı etme . Bizde artık “SİZİN ODANIZA” girerken çoook dikkatli oluruz .
Mike: Yaa TECHNOOOO …
Techno: Eee gıcık olmanın nasıl bir şey olduğunu şimdi anlamışsındır artık umarım kankacığım. (diyip göz kırpar)
Mike: Okey kanka vallahi bundan sonra sana ağır şakalar yapmayacağım çünkü ucu fena dokunuyormuş beee. İhihih
Techno: Aynen öyle benim biricik kankacağım. Hadi evlere. Geldik zaten. Ben geçiyorum içeriye, sende King ile vedalaşıp içeriye arkamdan gel (diyip minnoş ve acayip çekici sevgilimin yanağından öpüp elimi salladım ve içeriye geçtim )
Ardından bizim çifte kumrularda birbirlerinden öpüşüp , koklaşıp zorla ayrılabildiler ve sonrada mike içeriye geldi.
4 yıl boyunca güzel ve tatlı bir şekilde sorunsuzca geçinip üniversiteden mezun olmuşlardı 4’ü de. Ve herkes istediği hayal ettiği mesleğe kavuşmuştu. Arada Mike Kengkla’nın kendisi için yaptığı pop müzikler eşliğinde koreografi oluşturup dans ediyordu ve bu da artık mesleği olmuştu hayali iken. Hayali gerçek aşkının ona yaptığı ile dans etmekti sadece dans etmek haricinde olan. İşte iki hayalide şimdi gerçekten gerçekleşmişti ve dans eğitmeniydi. Bir salonu vardı ve orada dans okulu olarak geçtiği için kendi yerinde dans öğrenmek için gelenlere kurs veriyor ve eğitmenlik yapıyordu. Ve arkadaşıyla birlikte hayalini gerçekleştirmiş oldular çünkü birlikte işletiyorlardı ve eğitmenlik yapıyorlardı mike ile aynı dans okulunda .
Kengkla ise baterist olmak istiyordu ve şimdi arkadaşıyla birlikte hayallerini gerçekleştirip aynı sahnede çalıyordu ve söylüyordu. Üstelik bi grupları vardı. Adı da Love four ( Aşk dörtlüsü ) idi .
Ve son bir mutlu haberleri ve hayalleri ise kengkla ve tevhno’nun 1 ay önce gerçek olmuştu. Evlenmişlerdi. Ve çok tatlı , iyi bir şekilde anlaşıyorlardı.
Mike ve King de evlenmeye hazırlık yapıyorlardı. Onlarda nikah günü almış ve 1 ay sonra evleneceklerdi.
Böylece mutlu bir hayata adım atmaya başlamışlardı. Ama biz o kısmını göremeyeceğiz ve biz’e bu kadarıda kafi…
🤗🤗🙂🙂😊😊😁😁
MUTLU SON …
🙂🙂🙂🤗🤗🤗😊😊😊😁😁😁
YAZAR NOTU: Arkadaşlar buraya kadar geldiyseniz okumuşsunuz demektir ve okuduğunuz için teşekkürler. Umarım beğenmişsinizdir Hayran kurgu olarak yazdığım BL seme ve uke çiftimizin hikayesini. Ve lütfen beğenip güzel yorumlarınızı sitemizin altına yazmayı ve sitemizide takip etmeyi unutmayınız .
Sitenin adı : friendsoflovers.com
Lütfen elinizden geldiği kadar sitemizin duyurusunu yapın ve etrafınıza yayın.
Okuduğunuz için ve beğenip , yorum yaptıysanız emek verip , gözlerinize , ellerinize ve o güzel kalplerinize sağlık.
TEŞEKKÜRLER.
Friends Of Lovers Ekibi Teşekkürlerimizi ve saygılarımızı sunar …
Y/Z : MELODY ( common dreams )